Diş Hekimliğinde standartlar her gün yükselmekte , yeni ekipman ve ürünler ağız ve diş sağlığında yeni , güvenilir ve hızlı çözümler sağlamaktadır.
Ağız , diş ve diş eti hastalıkları dünyada ve ülkemizde en önemli sağlık sorunları arasında yer alır . Fakat günlük telaşeler , umursamazlık veya da genel yaşantımızı anlık olarak tehdit etmediği için yeterince önemsenmemektedir.
Hasta takip sistemleri ve yazılımları sayesinde ağız ve diş sağlığınızdaki değişimler kontrol altında .
Porselen birden fazla metalin metal olmayan başka elementler ile birleşerek yüksek ısılarda işlenmesi ve sinterlenmesi sonucu oluşan inorganik bir maddedir.
Eski yunancada keramikos (yanmış madde,yanık ) tan türetilen seramik terimi günümüzde bir çok farklı endüstriyel alanda kullanılmaktadır.
Porselen sözcüğünün Latince istiridye anlamına gelen “Porsella” kelimesinden türetildiği tahmin edilmektedir. Porseleni Avrupa’ya tanıtanlar, başta Marco Polo olmak üzere, çeşitli deniz yollarını keşfeden Portekizli tüccarlar olmuştur
Porselen; tümü killi topraktan yapılmış veya daha açık bir deyimle kil ihtiva eden ham maddelerden üretilmiş ürünlerin oluşturduğu büyük seramik grubunun bir elemanıdır. Porselenler kaolin, kuvars ve feldispat maddelerinden üretilir. Kaolin, porselen hamurunun kolay yoğurulmasını, şekil almasını ve rengini sağlayan hammaddedir. Kuvars ise, iskelet yapıcı hammadde olup, camsı faz oluşumunu sağlayan feldispat içinde önemli bir oranda çözünerek, porselen hamurunun sert, camsı, ısıya ve kimyasal etkilere dayanıklı olmasını sağlar.
Porseleni oluşturan üç ana madde kuartz,kaolin ve feldspar dır.
Dişhekimliğinde çok yaygın olarak kullanılan porselen ve seramik dolgular,kaplamalar yada protezler,ortodontik tellerde ve bağlantı aparatlarında da kullanıma sunulmuştur.
Içerdikleri ana maddelerin oranı incelendiğinde dişhekimliği porselen sistemlerinin çoğunluğu feldspar içerdikleri için feldspatik porselen olarak adlandırılırlar.
Dişhekimliğnde kullanılan porselenlerin pişirilme ısıları yaklaşık olarak 900-1300 C arasındadır.
Dental porselenlerin desteklendiği farklı alt yapı yada taşıyıcı sistemler vardır.Porselenler bu alt yapı destekleri olmadan çok kırılgan ve kullanımı mümkün değildir.Alt yapı destek maddesi olarak;
Mika (Dicor), Işık geçirgenliği yok
Platin foli (sunrise) Işık geçirgenliği yok
Elektroforetik altın (galvano) Işık geçirgenliği yok
Kıymetsiz metal alaşımlar (Cr,Co,Ni) Işık geçirgenliği yok
Kıymetli alaşımlar (Au-Pl) Işık geçirgenliği yok
İnfiltre cam seramikler (İnceram) Işık geçirgenliği var
Cam seramikler (Empress) Işık geçirgenliği var
Polikristalin seramikler (Zirkonya,Alumina) Işık geçirgenliği var
Ortodonti, diş-çene-yüz bölgesini ilgilendiren bozuklukların oluşmasını önlemek; mevcut bozukluklarn ilerlemesini durdurmak ve tedavi etmek; bununla birlikte iyi bir estetik ve fonksiyon (ısırma, çiğneme, konuşma,vb.) sağlamayı hedefleyen uzmanlık dalıdır.
Ortodontik bozuklukların nedenleri nelerdir?
5-6 yaşlarındaki çocuklarda bazen ortodontik muayene yararlı olabilmektedir. Bu yaşlarda çoğunlukla ortodontik tedavi uygulanmasa da bazı önleyici ortodontik tedaviler oldukça yararlı olmaktadır. Bu yaşlarda uygulanacak ortodontik tedaviler önleyici ve koruyucu ortodontik tedavi olarak isimlendirilmektedir.
Dolgu Nasıl Yapılır ?
Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece dişe tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler alırlar. Bu önlemler özel tutucu oyukların hazırlanmasıyla mümkün olur. Dolgu yaparken ana kural olarak iyi bir kavite (oyuk) hazırlanır; ve dişe yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır.
Hangi Dolgu Maddeleri Seçilir?
Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişe ve diş özüne zarar vermemesini göz önüne alırlar. Şimdi sizlere birkaç tip dolgu maddesi hakkında bilgi vermek istiyoruz:
1.Amalgam Dolgular (Metal Dolgular)
Çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir; fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir.
2. Porselen Simanlar, Kompozitler
Estetik dolgu maddeleridir (bonding); fakat amalgam kadar dirençli değillerdir. En çok ön dişlerde kullanılırlar.
3. İnley Dolgular
Inlay diş dolguları döküm dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvarda altın veya porselenden hazırlanır ve dişe yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirirler.
Kompozit dolgular diş renginde oldukları için, beyaz dolgu olarak da adlandırılırlar. İlk geliştirildiklerinde sadece ön dişlerde kullanılabilmelerine karşın, zamanla çiğneme kuvvetlerine dayanıklılığı arttırılıp, aşınma miktarları azaltıldığı için, artık arka dişlerde de kullanılabilmektedir.
Kompozit Dolguların Avantajları
* Kompozit dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır.
* Dolgunun yapımını takiben hemen cilalanabilirler.
* Sadece çürüklerin restore edilmesi için değil, dişlerin rengini ve biçimini değiştirerek, kozmetik işlemler için de kullanılabilir.
Kompozit Dolguların Dezavantajları
* Kompozit dolgular tabaka tabaka uygulanır ve özel bir ışık ile sertleştirilir. Bu nedenle amalgama göre yapımı daha uzun sürer ve daha zordur.
* Fiyatı amalgamdan daha pahalıdır.
* Her ne kadar son zamanlarda kompozit dolgular oldukça dayanıklı hale getirilse de, amalgam kadar dayanıklı değildir.
* Uzun zaman içerisinde renk değişimi görülebilir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
* Geniş dolgularda ısırırken dikkatli olmak dolgunun ömrünü uzatacaktır.
* Kompozit dolgular iyi cilalansalar da, zamanla yiyecek ve içeceklere bağlı olarak renk değişimi görülebilir.
* Amalgamda olduğu gibi, dolgunun yapımını takiben 2 saat yemek yememe gibi bir sınırlandırma yoktur.
* Aşınma nedeni ile restore edilen dişlerde, çok sert diş fırçası kullanılmamalı ve fırçalama metoduna dikkat edilmelidir.
Diş beyazlatma; dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine yapısında oluşan renkli, organik ve inorganik maddelerin diş beyazlatma jelleri ile giderilmesi işlemidir.
Neden diş beyazlatmaya ihtiyaç duyuluyor?
Modern toplumlarda kişiler, dişlerinin görünümüne hayli önem veriyorlar. Dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor. Diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesi sayesinde pek çok renk, şekil ve konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebiliyor. Bunların arasında yer alan renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching) yöntemi, diğer restoratif metotlara kıyasla daha ekonomik, kolay ve zahmetsizdir.
Dişler neden beyazlığını kaybediyor?
Dişlerin oluşumları esnasında meydana gelen yapısal bozukluklar, çocukken veya anne karnındayken kullanılan bazı antibiyotikler, yedikleriniz ve içtiklerimiz (sigara, çay ve kahve gibi boyayıcı alanlar) ve içilen sulardaki flor miktarı dişlerimizde renkleşme yapabilir.
Dişlerde iki çeşit renklenme oluşur:
İç renklenme: Dişin içine nüfuz etmiş ve fırçalama ile giderilemeyen lekelerdir. Dişlerin oluşumları sırasında oluşan yapısal bozukluklar da (ilaçlara bağlı veya fazla flor alımına bağlı vb.) bu sınıfa girer. Beyazlatma işlemi bu tip vakaların büyük bir kısmında çok başarılı olur.
Dış Renklenme: Diş yüzeyine sigara, çay, kahve ve kola gibi boyayıcı bazı gıdalardan yapışan renklenmelerdir. Çoğunlukla diş taşı temizliği ve sonrasında bu lekelerden kurtulmak mümkündür.
Farklı renklenmeler farklı tedaviler gerektirir. Bu sebeple ne tip bir tedavi yapılması gerektiğine diş hekiminizin karar vermesi en doğrusudur.
Diş beyazlatma yöntemleri nelerdir?
Beyazlatma işlemi iki şekilde uygulanır:
Ofis ortamında bir saat içinde gerçekleştirilen Power Blaeching; beyazlatıcı jel ve ışıktan oluşan, kısa sürede diş rengini 3-4 ton açabilen en hızlı, güvenilir ve etkili beyazlatma sistemidir.
Evde diş beyazlatma (Home Bleaching); ağızdan alınan basit bir ölçü ile kişiye özel hazırlanan plastik ağızlıkların içine jeller konularak yapılan beyazlatma işlemidir. Ortalama 5-7 günde istenen beyazlama sağlanır. Günde 4-8 saat takılması gereklidir (renge ve jele bağlı olarak değişebilir).
Herkes diş beyazlatabilir mi?
Herkes beyazlatabilir ancak beyazlatma öncesi diş hekimi muayenesinden geçilmesi gerekir. Ağzında ilerlemiş çürükleri ve ilerlemiş dişeti hastalığı olanlar, tedavilerini yaptırdıktan sonra beyazlatma işlemini uygulatmalıdır. Bunun dışında büyüme ve gelişimini tamamlamamış kimselere önerilmemektedir. Ayrıca gebelere ve emziren annelere de dikkatli yapılmalıdır.
Beyazlatma güvenli midir yoksa dişlere zarar verir mi?
Yapılan araştırmalar ve mikroskopik çalışmalar; yüzde 10 beyazlatma solüsyonu kullanımında hiçbir zarar olmadığını göstermiştir. Yapısal değişiklik ve kalıcı hasar oluştuğunu gösteren tek bir araştırma bile yoktur. Farklı konsantrasyonda ilaçlar da kullanılabilir ancak bunların da nasıl ve ne kadar kullanılacağına doktorunuz karar verecektir.
Dişler herkeste aynı oranda mı beyazlar?
Herkeste aynı oranda olmaz; renginin ne kadar açılacağı dişin yapısına göre değişir.
Diş beyazlatmanın yan etkileri nelerdir?
Bütün beyazlatma jelleri az çok hassasiyete sebep olur. Soğuk-sıcak içeceklere ve havaya bile karşı oluşan bu hassasiyet rahatsızlık verir. Bu, normal ve beklenen bir yan etkidir. Hassasiyet 24-48 saat içinde geçmezse beyazlatıcı kullanımının kesilmesini tavsiye ederiz. Hassasiyet durumunda, diş hekiminizin uygulayacağı florür ve size önereceği diş macunu veya kremleri bu diş hassasiyetini azaltacaktır. Hassasiyeti azaltmak için içerisinde potasyum nitrat bulunduran diş macunları da işe yarar.
Beyazlatmanın etkisi ne kadar sürer?
Beyazlatma işleminden alınan sonuç, kişinin diş yapısına bağlı olarak değişir ve yaklaşık 6 ay-2 yıl arasında sabit kalır. Tabii ki bu süre kişinin kendisine de bağlıdır. Beyazlatma sırasında ve sonrasında en az iki hafta dişleri boyayan maddelerden uzak durulmalıdır.