Diş eti çekilmesine iyi gelen diş macununun önerilebilmesi için çekilmenin sebebinin doğru tespit edilmesi gerekir.
Diş eti çekilmesi bakteri / mikroorganizma kaynaklı ise antibakteriye diş macunları kullanılabilir.
Diş eti çekilmesi travma / darbe kaynaklı ise ( kalem ısırma , pipo içme , üflemeli enstrüman çalınması, yanlış ve sert diş fırçalama vb ) çözüm travmanın giderilmesine yönelik olmalıdır. Tek başına macunla tedavi şansı olmayacaktır.
Diş eti çekilmesinin en hızlı çözümü bir diş hekiminden yardım almaktır. Zira öncelikli olarak çekilmenin kaynağı tespit edilmeli ve bunu çözecek tedaviye hızlıca başlanmalıdır. Zira diş eti çekilmesinin en önemli sonucu dişlerin çok kısa sürelerde kaybına yol açabilir.
Diş eti çekilmesine gerekli müdahale yapıldıktan sonra günde 3 kere dişler fırçalanmalı , diş ipi işe desteklenmeli ve 6 ayda bir kontrol edilmelidir.
Sanılanın aksine sadece çeşitli gargaralar veya bitkiler kullanılarak diş eti çekilmesi durdurulamaz. Sadece ağrı veya acısı hafifletilebilir. Ancak dişlerin kaybını engellemez.
Diş eti çekilmesine cerahhi işlemlerle de müdahale edilebilir. Lokal anestezi yani sadece enjeksiyon ile yapılır. Ortalama 15 ile 60 dakika süren bu operasyon sonrası işlemin büyüklüğüne göre günlük yaşantıya hemen dönülebilir.
Dişlere alınan herhangi bir darbenin sebep olduğu travmatik durumlardan diş gıcırdatmaya kadar bir çok farklı nedenle dişler kırılabilir.
Diş kırığı ağrısını gidermek için bir çok farklı bitkisel yöntem olduğu söylense de , unutmamanız gereken kırığın en kısa sürede tedavi edilmesi gerektiğidir. Zira diş kırıkları başlangıçta kolayca tedavi edilebilirken zamanla kanal tedavisi veya diğer uzun ve masraflı süreçlerle karşılaşılmasına yol açabilir.
Diş kırıklarında oluşan duruma diş kırıklarının tedavi şekli belirlenir. Kırığın büyüklüğü köke çok fazla yaklaşmamışsa kırık parça çıkartılır ve o kırık dokuya tedavi uygulanır. Kırık dişin sinirine yani pulpaya kadarsa kanal tedavisi yapılır. Kırık parçası ise porselen veya benzeri kaplamalar ile tedavi edilir. Dişteki kırık köke kadar gitmişse dişin çekilmesi gerekebileceğinden dişlerde kırık maydana gelmesi halinde derhal bir diş hekimine gidilmelidir.
Diş kırılmasında yaptığımız en yaygın iki tedavi dolgu ya da porselen kaplamadır. Buradaki en önemli faktör yapacağımız muayene esnasında elde ettiğimiz bulgulardır.
Hangi dişin kırıldığı , kırığın boyutu , sinirlerin açığa çıkıp çıkmadığı , yandaki dişlerde dolgu veya kaplama gibi tedaviler uygulanıp uygulanmadığı gibi genel durumların yanında hastamızın tedaviden beklentisi gibi bir çok özel durum ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Eğer diş kırılmasına ne yapılır veya diş kırılmasına çözüm nedir diyorsanız , ilk olarak yapmanız gereken zaman kaybetmeden bir diş hekimi muayenesinden geçmenizdir.
Diş kırılması dahil bütün diş tedavileri tüm diş hekimleri tarafından muayenehanelerde tedavi edilmektedir. Tedavilere yönelik farklı bölümler diş hekimliği fakültelerinde bulunmakta olup , muayanehanesi olan her serbest diş hekimi zaten bu bölümlerde eğitimini tamamlayarak diş hekimi diplomalarını almışlardır. Oral diagnoz olarak isimlendirilen ilk muayene bölümünün amacı da gerekli tedavinin ne olduğunun tespit edilerek hangi tedavinin yapılacağına göre yönlendirilme yapılmasıdır.
Diş kırılmasına uygulanacak tedavi , ancak kırık dişin muayene edilmesi sonucunda tespit edilebilir.
Diş eti hastalığı nedir?
Hiçbir zaman ağzınızın ‘hastalanmayacağını’ düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Diş eti hastalığı oldukça yaygındır ve her yaşta oluşabilir. Diş eti hastalığı, dişlerin üzerinde ve aralarında biriken bakteri plağıyla başlar ve bundan sonra hızla gelişebilir.
Bakteri plağı, yemek sonrası dişlerde biriken yiyecekler ve bakteriler nedeniyle oluşur. Fırçalamayla giderilmezse, diş etleri iltihaplanabilir. Buna gingivit denir.
Gingivit tedavi edilmezse, diş etleri çekilir. Bu da dişlerin diplerinde, düzgün biçimde fırçalamayı gittikçe daha da zorlaştıran ufak bir ‘cep’ oluşmasına neden olur.
Bakteri plağı temizlenmedikçe, sertleşerek tartara dönüşebilir.
Tartar birikmeye devam edince de diş etleri daha fazla tahriş olarak iltihaplanır ve bu da diş eti hastalığına neden olabilir.
İleri diş eti hastalığı (periodontit)
Tartar birikmesi ile oluşan iltihaplanma dişlerin etrafındaki kemikleri etkilemeye başlar-diş kökünün bir kısmı görünür hale dahi gelebilir. Diş hekimleri bu durumu kronik periodontit olarak adlandırmaktadırlar ve bu problem dişin kendiliğinden düşecek kadar gevşemesine veya bir diş hekimi tarafından çekilmesine yol açabilir.
Semptomları nelerdir?
Diş eti hastalığı olan birçok kişi bunun farkında değildir, çünkü çoğu zaman bu hastalık ‘sessiz’dir, yani herhangi bir ağrıya veya semptoma sebep olmaz. Yine de bu problemin erken aşamasında olduğunuzu işaret eden birkaç nokta vardır:
Diş eti hastalığının ilk işareti, dişlerinizi fırçalarken diş etlerinizin kanamasıdır.
Diş etleriniz şişebilir, kızarabilir ve rahatsızlığa yol açabilir.
Nefesiniz kötü kokabilir.
Ağzınızda hoş olmayan bir tat hissedebilirsiniz.
Daha da ilerleyen diş eti hastalıkları, dişlerin gevşemelerine ve hatta diş etlerinde apse oluşmasına yol açabilir.
En fazla risk altında olan kimlerdir?
Her ne kadar herkesin diş eti hastalığına yakalanma ihtimali olsa da, dişlerini düzenli olarak temizlemeyen ya da doğru olarak temizlemekte zorlanan kişilerin bu hastalığa yakalanmaları daha olasıdır. Diş telleri, protez dişler veya diş şeklinde ve yapısındaki anormallikler, o bölgeye diş fırçasıyla ulaşmayı oldukça zorlaştırır.
Diş eti hastalığına yol açabilecek diğer nedenler şunlardır:
Sigara, diş eti hastalıklarına sebep olabilecek başlıca risk faktörlerinden biridir. Sigara içmek aynı zamanda diş eti hastalığı tedavisinin başarılı olma şansını da düşürür.
Kadınlarda hormonal değişiklikler diş etlerinin hassasiyetini arttırarak, gingivitin oluşmasına zemin hazırlayabilir.
Tükürüğün ağzı koruyucu bir etkisi vardır. Tükürük akışının herhangi bir sebeple azalması ağzı diş eti hastalığı gibi enfeksiyonlara karşı savunmasız hale getirir.
Ne yazık ki, kimi insanlar diş eti hastalığına diğerlerinden daha yatkındır.
Pediatrik diş hekimliği, teknik pedodonti açısından, çocuklar ve ergenler için tedaviler içeren diş hekimliği sektörüdür.
” Süt dişleri ” olarak bilinen süt dişi dişleri , üçüncü ila dördüncü yaşları arasında kendini gösterir ve toplamda 20’dir.
Süt dişlerinin kalıcı dişler için yer açmak için çok kesin ve çok önemli bir amacı vardır.
Süt dişlerinin izlenmesi, diş çürüğüne doğal yatkınlık ve diş çürümesine erişen diş çürükleri ve diğer travmaların hızlılığı göz önüne alındığında daha da önem kazanmaktadır.
Süt dişlerinin erken kaybedilmesini önlemek ve dengeli dişlerin düzgün şekilde büyümesini sağlamak için çocuklara periyodik muayeneler için dişhekimi getirmek de önemlidir.
Pedodontik tedaviler yetişkin diş tedavileri aynıdır , tek farklar kullanılan malzemelerde olabilir, aslında yeniden emilmesi zor olan materyallerin kullanılmasından kaçınmaya çalışırız.
Bogian diş kliniği pediatrik diş hekimliğinde uzmanlaşmıştır, tüm becerilerimizi ve küçükler için çifte gülümsemeyi sağlıyoruz. Çocuklarınızın diş sağlığı için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İmplant, kaybedilen dişlerin yerine çene kemiğine yerleştirilen yapay köklerdir. İmplant tedavisi, daha önce yapılan tedavilerden daha estetik, konforlu ve sağlıklıdır. Hareketli damak yapıları kişinin günlük hayatında konuşma ve çiğneme fonksiyonlarını buna bağlı olarak yaşam konforunu olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle kişinin kendi dişi kadar doğal olan implant, sağlık açısından olduğu kadar estetik açıdan da kişiyi tümüyle tamamlayan bir tedavi yöntemidir. İmplantuygulaması gülümsemenizi tamamlayan ve görsel anlamda öz güveninize size tekrardan kazandırabilen önemli bir tedavidir. İmplantlar, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar kazandırmak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen, dokuya uygun, dayanıklı, ileri teknoloji ürünü titanyumdan yapılan yapay diş kökleridir. İmplantlar size çok daha düzün ve doğal bir gülüş, konuşma yeteneği ve etkin çiğneme fonksiyonu sağlarlar. İmplantlar size çok daha düzün ve doğal bir gülüş, konuşma yeteneği ve etkin çiğneme fonksiyonu sağlarlar. |
Tek veya daha fazla diş eksiklikleri:
Tek diş eksikliklerinin implant ile tedavi edilmesi, köprü ile restore edilmesine göre daha koruyucu bir tedavi şeklidir.Köprü protezi yapılabilmesi için sağlıklı dişlerin küçültülerek üzerlerinin kaplanması gerekecektir ve bu köprünün belirli aralıklarla değiştirilmesini gerektirir ki bu da ayrı bir ekonomik yüktür. Bunun yerine eksik diş veya dişlerin boşluğuna yerleştirilecek implantlar sayesinde yandaki dişlerde herhangi bir işleme gerek kalmadan yani sağlıklı dişlere zarar verilmeden tedavi tamamlanabilir.
Tam dişsizlikler
Ağızda hiç diş kalmamışsa bulantı refleksi ve protezin tutuculuğunun yeterli olmaması nedeniyle hareketli protez kullanılamıyorsa, implant destekli protezler ile sabit restorasyonlar yapıp kişiye doğal çiğneme fonksiyonunu gülüşünü ve konuşma yeteneğini geri kazandırmak çok kolaydır.
Muayene aşamasında detaylı bir ağız içi muayene ile dişetleri, alt ve üst çenenin ve dişlerin birbirleriyle ilişkileri gibi durumlar incelenir. Uygulanacak implantların sayısı boyu tipi implantların üstüne yapılacak protezler kararlaştırılır. Klasik radyografilerin yanı sıra bazı vakalarda üç boyutlu tomografi alınarak da planlama yapılabilir.
Gerekli bilgi ve tecrübeye sahip her diş hekimi implant yapabilir. Protezi yapacak hekimin implant yapıyor olması aşamaların takibi ve sürekliliği açısından avantaj yaratmaktadır. İmplantın yerleştirilmesi diğer diş tedavileri gibi lokal anestezi ile yapılır. İnsizyon dişeti üzerinden yapılarak kemikte uygun aletlerle implantın yerleştirileceği yuva açılır. İmplant bu yuvaya yine özel aletler kullanılarak yerleştirilir. İşlem, uygulanacak olan implantların sayısına veya vakaya bağlı olarak genelde 30 ile 60 dakika arasında sürebilmektedir.
İmplant yerleştirildikten sonra, kemikle bütünleşmesi için belli bir zaman geçmesi gerekmektedir. Bu süre ( hastadan hastaya değişmekle birlikte ) genelde alt çene için 2, üst çene için ise 4 aydır. Bu süre içerisinde hastaya geçici bir protez uygulanabilir. Hastalar uygulanan implantların üzerine direk çiğneme yükü vermeden normal beslenmelerini yapabilir.
İyileşme süresi tamamlanıp implant çevresi tamamen yeni kemikle dolduktan sonra, implantın üzerine üst yapısı yerleştirilir.Daha önce planlaması yapılan protez için ölçü alınır. Protez tek bir kron, köprü, parsiyel veya tam protez şeklinde yapılabilir.
İmplant fiyatları 2019 yılında döviz kurlarındaki artışa paralel olarak artmıştır. En iyi implant markalarını veya da yerli implant markalarını soran oldukça fazla hastamız var. Burada en önemli konu doktorunuzun sizin için en iyi tedaviyi uygulayacağına olan inancınızdır.
İmplant zararlı mı sorusuna verilebilecek en kısa ve doğru yanıt elbette implant zararlı değildir. Dünyada her yıl milyonlarca implant uygulanmakta ve takip edilmektedir.
Tek diş implant fiyatları dönemsel olarak değişmektedir. Zira implantın asıl fiyatını belirleyen adedi değil uygulanacak cerrahi prosedür ve üzerine yapılacak porselen veya protez çeşididir.
İmplant tedavisi sigara içen kişilere de uygulanmaktadır. Ancak burada unutulamaması gereken , sigaranın implant yapılacak kişinin gerek ağız sağlığına gerekse de genel sağlığına olumsuz etkilerinin olacağıdır.
Diş hijyeni, ağız boşluğunu temizlemeyi ve korumayı amaçlayan tüm uygulamaları ifade eder.
Bu işlem hem diş fırçası hem de diş ipi gibi geçerli aletler sayesinde hem ev düzeyinde hem de daha profesyonel bir şekilde veya güvenilir diş hekiminiz tarafından yapılmalıdır.
Bu, ölçeklendirme hedefi olan profesyonel diş hijyeni anlamına gelir.
Profesyonel ekipman ve ürünler kullanılarak yapılan bu prosedür, dikkatli diş hekimliği hijyeninin bile çözemediği tartar ve plakların derinden uzaklaştırılmasını sağlar.
Plak, ağız boşluğunun farklı alanlarında meydana gelen ve bakteri oluşumunu tetikleyen ana etkenlerden biri olan bakteri birikiminden başka bir şey değildir.
Plak sık ve doğru evde kullanılan diş hijyeni uygulaması sayesinde çıkartılmazsa, risk kireçlenmesi ve tartar hale gelmesidir.
Bahsedildiği gibi, evdeki elimizdeki aletler plak ve tartarın% 100’ünü çıkarmak için yeterli değildir ve bu nedenle daha ciddi patolojilerde dejenerasyondan kaçınmak için en az altı ayda bir ölçeklendirme tedavileri öneriyoruz.
Evde mükemmel ağız hijyeni olan hastalarda da belirtildiği gibi, yılda en az iki kez ölçeklendirme yapılması önerilir.
Bunlar genel endikasyonlardır çünkü mükemmel oral hijyene sahip iki kişide bile tartar oluşumu, kişisel bir yatkınlık gibi öznel faktörlere maruz kalmaktadır.
Ana
ipucu : Dişlerinizi düzenli olarak fırçaladığınızdan ve kaliteli ürünler kullandığınızdan emin olun;
Öznel faktörler:
Tükürüğün kimyasal bileşimi (doğal antibakteriyel) kişiden kişiye farklılık gösterir;
Her bir kişinin takma şekli farklıdır, ne yazık ki ya da neyse ki, kendi kendini temizleme kabiliyetine sahip olan ve bu nedenle yüksek ağız boşluğunun sağlığını koruyabilen ve diş çürüğü oluşumuna daha yatkın olan diğer konular vardır.
Diş estetiği, dişlerinizin görünümünü etkileyen her şeye dikkat eder. Diş hekimleri ve hijyenistler ekibimiz, gülüşünüze duyduğunuz güven ve ihtişamı yeniden sağlamak için diş beyazlatma, temizleme ve lekelerin düzeltilmesi ile ilgilenmektedir.
Ağartma veya İtalyanca’da diş beyazlatma uygulaması, dişlerde sağlıklı diş dokusundan ödün vermeden orijinal renklerine dönmek için belirli kimyasal maddelerin uygulanması yoluyla diş minesinin iç lekelerinin çıkarılmasını içerir.
Koltukta yapılan maske kullanımı sayesinde evde yapılan evde diş beyazlatma ve doğrudan klinikte yapılan profesyonel diş beyazlatma vardır.
Dişlerin kararmasına katkıda bulunan çeşitli faktörler arasında bulduklarımız:
Evde kullanılan beyazlatma, üzerine beyazlatıcı ajanın (karbamid peroksit) uygulandığı dişçilik izleniminden elde edilen kişiselleştirilmiş bir maske kullanılarak gerçekleştirilir.
Beyazlatıcı ürün tüm tedaviler için aynıdır, ancak duruma bağlı olarak ve diş hekiminin reçetesine göre miktarlar değişebilir.
Herhangi bir beyazlatma işlemine başlamadan önce, diş temizliği (temizlik) yapılması zorunludur; bu, tartar, plak ve pigmentasyonu değiştiren diğer faktörlerin giderilmesi için zorunludur.
Ağartma işlemi çok yaygın bir uygulamadır ve yılda ortalama bir kez yapılır, bulunabilecek tek yan etki dişlerin hassasiyetinde geçici bir artıştır.
Bir diş hekimi veya kendin yap uygulaması tarafından reçete edilmeyen ürünlerin kullanımına kesinlikle tavsiye ederiz.